SİMGE BAŞTAK

Uzun metraj filmin içine düştüğümüzü sandığımız hayat denilen serüvende, içimizden sahneler ararız aslında. Ladin, tam da bu ikilemdedir. İçinde midir yoksa dışında mı? Bunu kendisi nasıl çözecektir?

Deniz kıyısında elimde bir kutu bira ile işim ne kız başıma? Peşimde ise iki tane serseri görünümlü adam...Öyle ya, kadınsan eğer, özgürce acı bile çekemezsin... Kederlerin, özlemlerin, itirazların boğazında düğüm olur haykıramazsın. Sevdiğin adama bile "SENİ SEVİYORUM" dersen, gururundan ödün verirsin. Ya o seni sevmiyorsa... Ve bu iki kelimeyi sana karşı silah olarak kulanırsa... Senin sevginden, bağlılığından emin olduktan sonra seni acıların ortasında bırakıp giderse... Bunu kaldırabilir misin?

Bu insanoğlunun nankör yapısıdır oysa... Herşey bir tiyatro oyunuymuşcasına perde kapanır ve roller biter... Ama Her Mevsimde Bir Umut yok mudur? Mevsim; bir omuzunda aşkın ve tutkunun yükünü taşır, diğer omuzunda sevginin ve şefkatin... Onun vereceği önemli karar tüm hayatını değiştirecektir...

Nihal kürsüye çıktı, güzel bir konuşma yaptı. Başarısında emeği geçen herkese teşekkür etti. Nihat Bey ve Emine hanım ise sevinç gözyaşları döküyorlardı. Biricik kızları Amerika'da okul üçüncüsü olmuştu, bu harika bi duygu idi. Herkes bu kadar mutlu iken artık Jordan'ı tanıştırmalıydı. Bundan daha iyi bir zamanlama olamazdı. Nihal kürsüden indi, Jordan'ın elini tuttu ve ailesinin yanına götürdü.

Bu önemli karar acaba Nihal’in hayatını nasıl etkileyecekti?